• Çocukluğumuzun o, “bir zamanları” ile “şimdi”miz arasındaki gelgitlerimiz değil midir, yaşam dediğimiz şey?

• Tarkovski’nin kitabının ismi; “zaman”la hep bir sorunu olan “ben”i öyle derinden etkiledi ki:

“Mühürlenmiş Zaman”

• Dikenli bir çalılıkta hangi kuş yüreğinden şakıyabilir?

• Gelincikler, ilkyazın yosmaları...

• Özverili, fedakâr, koşulsuz ve bencil olmayan aşktır doğanın bize cömertçe sunduğu.*“Agapi"dir hâsılı. Biz insanlar bu aşka layık olamadık.

• Öğleden sonra saat üçte ıssız görünen şehirler şunlarmış:

Graz 

Torino 

Helsinki 

Rouen 

Mantova

Topolovgrad

Dresden 

Herkesin, kendine ıssız görünen bir şehri vardır. Issızlığın saatiyse içimizde kurulur.

• Haziran’ın son günlerinden biriydi. Mürefte’deydim. Ruhumun kıyısındaydım o gün. Ve hiç bu kadar sessizlik dinlememiştim.

• Partir, c’est mourir un peu. Gitmek, biraz da ölmektir, demek Fransızcada.

Her dilde böyle midir? Ayrılık, her dilde bize ölümü mü anlatır biraz?

• Keşiş her gün dağa kova kova su taşır. Kurumuş bir ağacı sular. Yaptığının, yapılması gereken olduğuna bütün kalbiyle inanmıştır. Asla kuşkuya kapılmaz. Yaratana olan inancının mucizevi gücüne duyduğu güveni bir an olsun yitirmez. Ve bir mucizeye tanık olur. Bir sabah bakar ki, ağacın kupkuru dalları canlanmış. Üzerleri pıtrak gibi taptaze yaprakçıklarla bezeli. Hayat fışkırıyor ağaçtan.

Peki, bu bir mucize midir?

Hakikatin ta kendisine mucize diyebilir miyiz?

• Renklerin de ayak izleri vardır; karanlık onları zalimce siler.

• Eli kulağındaymış, geliyormuş yağmur. 

Yaz yağmuru aşk gibidir; Yağmurda, aşk da ne güzeldir.

• Ağustos, yeni yaşlarımın, başlangıçlarımın ay’ı, güle güle. 

*Agapi: Özverili, fedakâr, koşulsuz, bencil olmayan aşk.